KÖYDE HAYVAN KALMADI MERALAR BOŞ DURUYOR!

TAKİP ET >>

Kayseri ili Damızlık Koyun ve Keçi Yetiştiricileri Birliği, 29 Mayıs'ta seçime gidiyor. Şuan için mevcut Başkan Yıldırım Yağan'ın yanı sıra yine yönetimde Başkan Yardımcısı olarak görev yapan Ali Yüce ve Erkan Aslan'ın ekibinin başkanlık için yarışması bekleniyor. Son yıllarda hayvancılığın zor günler geçirdiğini ve bazı köylerde hayvan kalmadığını belirten Erkan Aslan, bu konuda örgütleşmenin yani birlikte hareket etmenin şart olduğunu söyledi.

Koyuncuların, sığırcılar kadar örgütlenemediğini ve bu nedenle de haklarını alamadığını ifade eden Aslan, “Devlet, sığırcılara gerekli tüm destekleri verirken, koyunculara üvey evlat gibi davranıyor. Bir baba iki evladı arasında ayrım yapabilir mi? Bu nedenle artık kaybedecek zamanımız yok. Koyuncuları bir araya getirmeliyiz. Bunun yanında birçok köyde meralar hayvan kalmadığı için bom boş duruyor. Bunları da değerlendirmeyiyiz. Bunun için destek istiyoruz” dedi.

Ülke genelinde olduğu gibi Kayseri'de de tarım ve hayvancılık zor günler geçiriyor. İthal ürünler piyasada cirit atıyor. Hatta Türkiye tarihinde ilk defa dışarıdan saman bile ithal eder hale geldi. Yine Kurban Bayram'ında ithal edilen anguslar da o günlerde önemli tartışmaları gündeme getirmişti. İşte ortaya çıkan bu tablonun ardından Tarım ve Hayvancılık ilçelerde bitme noktasına gelirken bu alanda hizmet veren vatandaşlar da ilgisizlikten dolayı isyan ediyor.

Tıpkı Damızlık Koyun ve Keçi Yetiştiricileri gibi.

3 ADAY MI YARIŞACAK?

29 Mayıs'ta Kayseri ili Damızlık Koyun ve Keçi Yetiştiricileri Birliği'nde seçim heyecanı yaşanacak. Şuan için mevcut Başkan Yıldırım Yağan'ın yanı sıra yine yönetimde Başkan Yardımcısı olarak görev yapan Ali Yüce aday olan ilk iki isim. Yönetime talip olan bir diğer kesim ise Erkan Aslan ve arkadaşları.

Seçimler öncesinde değerlendirmelerde bulunan Erkan Aslan,

son yıllarda koyunculuğun zor günler geçirdiğini ve bazı köylerde hayvan kalmadığını belirtti. Üreticilerin haklarını arayamadığını ifade eden Aslan, bu alanda faaliyet göstermesi gereken birliğin de görevini yerine getiremediğini öne sürdü.

“KOLTUĞUN DEĞİL İŞİMİZİN KAYGISINDAYIZ”

Kendisinin aday olmasını istemeyenlerin birliğe üyelik sürecini bazı gerekçelerle ileri bir tarihe uzattığını ve bu nedenle de aday olmasının önüne engellerin çıkarıldığını ifade eden Aslan, “Bu nedenle biz ekip olarak seçime gideceğiz. Zaten bizim kaygımız koltuk değil, koyunculuğun geliştirilmesi. Bu nedenle ben olmuşum bir başkası olmuş sorun değil. Önemli olan üyelerin haklarını arayacak, onları kollayacak bir yönetimin iş başına gelmesi” diye konuştu.

“BİR BABA İKİ EVLADI ARASINDA AYRIM YAPABİLİR Mİ?”

Koyunculukta örgütlenmenin olmadığını bu nedenle de hak aramada zayıf kalındığını dikle getiren Aslan, “Koyuncular, sığırcılar kadar örgütlenemedi. Devlet, sığırcılara gerekli tüm destekleri verirken, koyunculara üvey evlat gibi davranıyor. Koyunculuğa uzak bakıyor. Örneğin şap aşısı sığırcılara bedava ama koyunculara parayla. Bu alanda hizmet veren devlet kurumlarında da genelde duvarda sığır resmi var. Bir baba iki evladı arasında ayrım yapabilir mi? Bu nedenle artık kaybedecek zamanımız yok. Koyuncuları bir araya getirmeliyiz” diye konuştu.

“KOYUNCULAR ÜVEY EVLAT”

Günümüzde koyunculuğun gelişme gösteremediğini ve bu nedenle

“Hititler'den kalma usullerle” yapıldığını ileri süren Aslan, şöyle konuştu: “Gelişmiş ülkelerde ıslah çalışması yapılmış meralarla birlikte kaliteli hayvanlar yetiştiriliyor. Kaliteli sivil toplum örgütleri, daha gelişmiş koşullarda hak mücadelesi veriyor. Ama ne yazık ki biz elimizdeki imkanlara rağmen fırsatları değerlendiremiyoruz. Örneğin geniş mera kapasitemiz var. Bu kapasiteler değerlendirilemiyor. Mera yasası, koyunculukla ilgili yönetmelikler yeterli değil. Artık devlet sığırcılar kadar, koyunculara da el atmalı. Sığırcılar, organize olmuşlar gerektiğinde ete müdahale edebiliyorlar ve devletle pazarlık yapabilirken, biz bu konuda hareket dahi edemiyoruz. Çünkü koyuncular üvey evlat”

“MUTLAKA ÖRGÜTLENME LAZIM”

Koyunculukta potansiyelin değerlendirilemediğini ve bu suçu yalnızca devlette aramanın doğru olmayacağını dile getiren Aslan, “Bu durum neden böyle oldu? Çünkü bizlerde de suç var. Artık gerçek anlamda birlikteliğimizi sağlamalıyız. Mutlaka örgütlenme lazım. Örgütlenme, ne yazık ki toplumda ön yargı ile karşılanıyor. Ama Avrupa ülkelerini bu anlamda da örnek almalıyız. Örgütlenme zayıf olduğu için birlikte hareket edemiyoruz. Eğer, haklarımızı almak istiyorsak, koyuncuları bir araya getirmeliyiz ve güçlü olmalıyız. Örneğin bizler daha göreve gelmeden Manisa'da bir fabrika ile görüştük ve yünü değerlendirmek için de girişimler de bulunduk. Sadece yün konusu bile üyelere büyük destek demek. Artık üyelerin gönlünün alınması lazım” şeklinde konuştu.

“ET SATIŞ NOKTALARI KURACAĞIZ ÇÜNKÜ KAZANAN SADECE KOMİSYONCULAR OLUYOR”

Göreve geldiklerinde et satış noktaları oluşturacaklarını ve bu yolla üreticilerin emeklerinin heba edilmesine izin vermeyeceklerini belirten Aslan, şunları söyledi: “Soğuk hava depoları da yapacağız. Eğer fiyat düşükse biz de eti pazara çıkarmayalım. Bile bile zarar ediyor insanlar. Çok düşükse eti, dolaba koyalım ve pazara belli bir orana geldiğinde çıkartalım. Yoksa et belli bir zamanda yani aynı anda pazara çıkıyor. Bu etin hepsini piyasaya vermeyelim. Daha sonra oluşturacağımız satış noktaları ile de üreticilerin kazanmasına imkân sağlayalım. Mevcut sistem komisyonculara yani aracılara yarıyor. Örneğin kilosu 17 liraya alınıyorsa üreticiden tezgâhta 30 liraya satılıyor. Bu nedenle et satış noktaları şart. Hem bu satış noktaları tüketicilerin de lehine. Tüketici ne yediğini bilecek. Güvenilir gıda ortaya çıkacak. Hayvanın otladığı yer bile etin üzerindeki etikette yazacak”

“BAZI KÖYLERDE HAYVAN KALMADI MERALAR BOŞ DURUYOR”

Son yıllarda ortaya konulan yanlış uygulamalarla birlikte meralarında değerlendirilemediğini anlatan Aslan, “Bazı köylerde hayvan kalmadı, bazılarında da bitme noktasına geldi. Hal böyle olunca meralar boş duruyor. Değerlendirilemiyor. Oyda biz otu ete çevirtiyoruz. Meralar üreticilere belli bir anlaşma dâhilinde belli bir süre üreticilere verilsin. Merayı kiralayan kişi ağaçlandırmasından diğer ihtiyaçlara kadar üstlensin. Ama bu noktada da destek verilmiyor. Devlet destekleri konusunda üvey evladız. Üyelere söz veriyoruz, eğer görevi bize teslim ederlerse koyunculuğu belli bir noktaya getirmek için çalışacağız. Bu konuda projelerimiz var. Destek versinler, arkamızda olsunlar yapamayacağımız şey yok. Demokratik taleplerimizi her ortamda dile getireceğiz. Üreticimiz kazansın diye elimizden gelen gayreti göstereceğiz” dedi.

“ÇOBAN ÇOBANDIR, İSTERSE ADINA SARRAF DEYİN”

Çobancılığında sektörde ayrı bir sorun olduğunu dile getiren Aslan, “Eğer onlara hak ettikleri ortamları sağlayamazsanız, adına sürü yöneticisi değil, sarraf ya da başka bir şey deyin. Çoban çobandır. Önemli olan adını değiştirmek değil, onlara hak ettikleri sosyal güvenceyi sağlamaktır. Ne yazık ki profesyonel çoban sorunu var. Çoban sayısı azaldıkça kalitede düşüyor” diye konuştu. Haber/Foto: Güler Ruhsar Aktaş HATİP/ Cafer ZENGİN

Bakmadan Geçme