Arıkan: Her gün cinayet, ihanet ve hakaret

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde konuşan Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı, Kayseri Milletvekili Mahmut Arıkan, 'Enflasyonu yüzde 70 olmuş, her gün cinayet, ihanet ve hakaret haberlerinin manşet olduğu güzel bir ülkede yaşıyoruz' dedi. Ayrıntılar Kayseri Olay Gazetesi olarak hazırladığımız haber bülteninde…

Arıkan: Her gün cinayet, ihanet ve hakaret
TAKİP ET >> Google News ile Takip Et

Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı, Kayseri Milletvekili Mahmut Arıkan, TBMM’de 65 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 2. Maddesi üzerinde görüşlerini açıkladı. Türkiye’nin acil sorunlarının konuşulmadığı belirten Arıkan,  ‘Biz, iki gün önce 20 bin öğretmen atamasıyla bir neslin hayalleri yıkılmış, bir okul müdürünün kafasına dün sıkılarak âdeta infaz edilmiş, enflasyonu yüzde 70 olmuş, her gün cinayet, ihanet ve hakaret haberlerinin manşet olduğu güzel bir ülkede yaşıyoruz! Bugün Türkiye Büyük Millet Meclisinde olan bizler bu kesif çaresizlik içerisinde ülkenin milletvekilleriyiz. Üzerimizdeki milletvekili sorumluluğunu yeniden tanımlamaya gerek yok ama hatırlatmaya ihtiyaç var. Bakınız, size hepimizi yakından ilgilendiren bir istatistiği vermek istiyorum. 1 Ekim 2023’te hep beraber İkinci Yasama Yılına başladık. O günden bugüne muhalefet parti grupları kaç gündem önerisi vermiş biliyor musunuz? 79’uncu Birleşimle beraber tam 204 adet grup önerisi verilmiş. Bu önerilerde neler vardı? Öğretmenler vardı, mülakat vardı, emekliler vardı, zamlar vardı, enflasyon vardı, işsizlik vardı, düzensiz göç vardı yani aklımıza ne geliyorsa hepsi bu önerilerde mevcuttu. Evet, her bir gündem önerisi içeriğine bakılmaksızın direkt reddedilmiş. Kim tarafından? İktidar partisi grubu tarafından. Elbette aziz milletimiz Meclisi nasıl baskıladığınızı görüyor. Tabii, tek baskılama yönteminiz de bu değil, milletin sorunları karşısında vereceğiniz çözüm öneriniz olmadığı için sırf gündem doldursun diye uluslararası anlaşmaları gündeme getiriyorsunuz.’

Görüşülen konuların uzlaşı içinde kısa sürede tamamlanacağını ifade eden Arıkan, açıklamalarını şöyle sürdürdü: ‘Siz eğer derseniz ki ‘Şu anlaşmaları halledelim, akabinde işsizliği, yolsuzluğu, mülakatı konuşacağız.’ inanın, Genel Kurulumuz gereken ne ise siz demeden yapacaktır ama böyle bir iyi niyeti maalesef göremiyoruz. Şu an gündemimizde bulunan uluslararası antlaşmaların tarihleri ne biliyor musunuz arkadaşlar? 2018, 2021 ve 2022 Mesela, şu an görüştüğümüz 65 sıra sayılı Uygun Bulma Kanun Teklifi’nin anlaşma tarihi 3 Mart 2021 yani üzerinden tam üç yıl iki ay altı gün geçmiş. Dahası gündeme sonradan gelecek olan anlaşmaların 2’si Filistin’le ilgili, onların tarihleri de 2022. Başlıkları ne? Birincisi ‘Kolluk eğitimi İş Birliği” diğeri “Ulusal Sürücü Belgelerinin Karşılıklı Tanınması.’ Allah aşkına, bugün Filistin üzerinde konuşacağımız konu 2022'de yapılan sürücü belgesi antlaşmasının görüşülmesi midir? Dünyanın her yerinden savaş ve esaret haberleri gelirken biz niçin bu anlaşma görüşmelerine uzun uzun mesailer harcamak durumunda kalıyoruz? 
Ha, dış politikayı mı konuşacağız? Konuşalım. Bugün basındaki dış politika haberlerinden birkaçını sizlerle paylaşıyorum: Bir manşet ‘Alman Siyasetçilere Üst Üste Saldırı! Avrupa Solu Aşırı Sağa Karşı Mücadele Sözü Verdi’ Bir başka manşet: ‘Kremlin: NATO’nun Ukrayna’ya Asker Göndereceği İddiaları Provokasyondur’ Bir başka manşet: ‘İsrailli Rehine Yakınları Yol Kapattı, Bir Kez Daha Hamas’la Anlaşma Çağrısı Yaptı’ Bir başka manşet: ‘Refah’ta Son Durum: Kerem Şalom Sınır Kapısı Açıldı, Doğuda Hamas’la Çatışma Başladı’ Bütün bu manşetlerin altındaki haber metinlerini hepimiz tahmin ediyoruz. Maalesef hiçbirinin içerisinde Türkiye’miz için hayırlı bir haber yok. Güneyinde ve kuzeyinde fiilî savaşın, doğusunda vesayet savaşının, batısında psikolojik savaşın verildiği bir ülkede yaşayan bizler için dış politika çok daha dikkatli konuşmamız gereken bir konu. Fakat tıpkı biraz önce ifade ettiğim 204 grup önerisinde olduğu gibi, seçimlerde olduğu gibi, anayasa tartışmalarında olduğu gibi dış politikada da gerekenleri konuşamıyoruz. Neden konuşamıyoruz? Çünkü dış politikada tam bir çatışan vektörler vakası yaşıyoruz. 
Mesela, NATO üyesi Türkiye aynı zamanda Rusya'dan S-400 hava savunma sistemi satın alıyor ama ABD’yle ilişkiler geriliyor. Mesela, Türkiye'nin Avrupa Birliğiyle tam üyelik müzakereleri devam ediyor fakat bir yanda Yunanistan’la kıta sahanlığı kavgası yaşanıyor. Mesela -bu en bariz örnek- Türkiye, Filistin meselesinde sözde sert bir tutum sergiliyor, Hamas’a verdiği desteği ifade ediyor fakat ancak 207 gün sonra, 35 bin insan öldükten sonra ticareti durdurma kararı alıyor. Bu çatışan vektörlerle dış politikayı yönetmenin kolay olduğunu elbette iddia etmiyoruz fakat burada bir yönetim krizi olduğunu iddia ediyoruz. Bunu Dışişlerinin Türkiye'ye Yüzyılı’nda Millî Dış Politika Belgesi’nde, Dışişlerinin ‘web’ sitesinde görebiliriz, arabuluculuk konusunda ülkemiz epey övülmüş ama acı gerçekleri tam 214 gündür Filistin'de acı acı yaşıyoruz. Neyin yapılıp neyin yapılmadığını, Türkiye'nin ne kadar ara bulucu olduğunu maalesef görmüş olduk. 20 yıllık kesintisiz AK PARTİ iktidarında geldiğimiz noktada iç politika ve ekonomideki yanlış kararların neticesini bugün dış politikada açık açık görmekteyiz.’

‘Bugün Türkiye Büyük Millet Meclisinde dış politika bağlamında Özbekistan’la savunma sanayisinde iş birliğini değil, Filistin’le Sürücü Belgesi Tanıma Anlaşmasını değil, Doğu Türkistan’ı Gazze’yi konuşmamız gerekiyor. Konuşmamın başında sizlere bazı basın özetlerinden bahsettim. Şimdi de yine bugün Filistin'le alakalı birkaç gazete manşetini sizlerle paylaşacağım. Bir manşet: “İsrail ordusu Gazze'ye yardımın ana arterlerini kapattı.” Bir diğer manşet: “İsrail ordusu Refah bölgesindeki Kerem Ebu Salim ve Raim’e 18 roket attı.” Bir başka gazete manşeti: ‘Şifa hastanesinde bulunan üçüncü toplu mezarda Filistinlilere ait 49 cenaze çıkartıldı.’ Tüm dünya ayağa kalkmış, dünyanın önde gelen üniversitelerinde öğrenciler ayaklanmışken, hâlâ bugün şu saatte bebekler ölüyorken dış politikada bizim gündem maddelerimiz bu manşetler olmalıydı. 
Değerli milletvekilleri, dış politikanın ve mevcut uluslararası kamuoyunun hiç şüphesiz en önemli başlığı uluslararası örgütlerdir. Hele ki 7 Ekim 2023'ten sonra bunun ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gördük. Bu vesileyle, önümüzdeki ay 29'uncu yıl dönümünü kutlayacağımız rahmetli Necmettin Erbakan Hocamızın girişimleriyle inşa edilen D8’leri bir kez daha hatırlatmakta fayda var. D8’lerin bayrağında yer alan altı yıldızın anlamını buradan sizlerle paylaşmak istiyorum: 
1) Savaş değil, barış.
2) Çatışma değil, diyalog. 
3) Çifte standart değil, adalet.
4) Üstünlük değil, eşitlik.
5) Sömürü değil, adil düzen.
6) Baskı ve tahakküm değil, insan hakları, hürriyet ve demokrasi. 
Türkiye'nin dış politikada yeniden bu paradigmayı düşünmesi, potansiyelini burada değerlendirilmesi başta Gazze olmak üzere Doğu Türkistan, Suriye ve dünyada çözüme muhtaç pek çok coğrafyayı mutlu edecektir. 
Değerli arkadaşlar, son olarak bugün 8 Mayıs Yunus Emre Anma Günü. Sözlerimi onun çok anlamlı bulduğum bir sözüyle tamamlıyorum. “72 millete bir gözüyle bakmayan, halka müderris olsa hakikatte asidir.” Şahsiyetli bir dış politika istiyorsak 72 millete bir gözle bakabilecek ekonomik kalkınmayı ve sosyal yapıyı inşa etmemiz gerekiyor. Türkiye Büyük Millet Meclisinde bunları konuşmanın ülkemiz, milletimiz, bölgemiz ve dünyamız için daha faydalı olacağını ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.’